herkesin yanlış düşünme, yanlış yapma hakkı var. kendimize tanıdığımız, cömertçe kullandığımız bu hakka “ünlüler” de sahip.
müze haline getirilen ayasofya’ya cami statüsü verince, mesela israil’n mescid-i aksa’ya yönelik süren ve muhtemel müdahalelerine karşı nasıl tutarlı hukuki argümanlar geliştirilebilir?
cinsel taciz bir zaaf değil bir suç. ve bir sol örgütün ön saflarında bulunanların, ayrıcalıklı değil örnek olmalarını beklemek hakkımız.
bugün, sokakta mikrofon tutulan bazı insanların pahalılıktan şikâyet edip oylarını iktidara vereceklerini söylemelerinin sırlarından biri bu gongo’lar olabilir diye düşünüyorum.
elindeki tek istihbarat aracı mahallede devriye gezmek olan bekçi, mahremiyeti çiğnemeden, bütün bunlardan nasıl haberdar olabilir?
toplumla ilgili düşünen okurun yayınevleriyle ilgili tek söyleyeceğinin kitapların fiyatı üzerine olması, o fiyatın ardındaki ekonomi politiği merak bile etmemesi bana şaşırtıcı geliyor.
sözler ceza alırken atanın yanına kalan tekmeler, şık sözlerle geçiştirilmemeli çünkü onlar sadece kişisel iç hesaplaşmaların değil, adaletin konusu.
bizi kıstırmaya çalıştıkları kapanın anahtarı demokrasi mücadelesi değil, iktidarın en kırılgan noktası olan ekonomik kriz ve halkın bardağını taşıran yoksulluk.
köleciliğin ortadan kalkması ırkçılığı ortadan kaldırmadı, diğer yandan ırkçılık sadece ayrımcılıktan ibaret değil, ülkenin en yoksulları da siyah, yerli veya göçmen.
diğer yandan, camide, okulda ya da herhangi bir yerde bella çav çalmasından büyük memnuniyet duyulmasını da anlamakta güçlük çekiyorum.
feminizm, bu topraklarda mayalanmaya başlamasının üstünden on yıl dahi geçmeden sokağa çıkmış, bir politik hareket olarak varlığını ortaya koymuştu. morçatı o kampanyanın sonucunda kuruldu.
annelerin hakkını verelim, annelerin emeğini görelim ama çocukları üzerindeki haklarını da sorgulayalım.
özellikle barış süreci’nden gördük ki, halkın bilinci değiştirilmeden yapılan şeyler kolayca yıkılabilir. tarihi onarmak mümkün değil, tarihin sonuçlarını değiştirmek bir ölçüde mümkün.
gamze pala, 15 kişinin çalıştığı bir atölyenin sahibi yani patron da olabilirdi. ama böyle bir cinayete kurban gitmesi ihtimali yine vardı.
dayanışma insanların sola güven duymasına yol açabilir ama bu yeterli değil. halkın solcuların başarısına ihtiyacı yok, kendi zaferine ihtiyacı var.
git gide daha hızlı ve daha karman çorman bir halde birbirinin üzerine yuvarlanan günlerimizin arasında ezildi gitti helin. yetişemedik, yetişemiyoruz.
salgın, başta trump olmak üzere, vadesi dolmaya yaklaşmış 'otoriter'lere zaman tanıyor. ama vade yine de doluyor ve önümüzdeki kış kimin geleceğini düşünmekte de yarar yok mu?
bir arada bulunmanın risk taşıdığı gerekçesiyle bu sınırlamalar daha da artacak ve kalıcılaşma ihtimali de var çünkü iktidar krizleri fırsata çevirme konusunda çok mahir.
'Hareket etme özgürlüğünün başka her şeyin önkoşulu olduğunu görmeliyiz. Önem açısından ifade özgürlüğünden önce gelir çünkü o olmadan ifade özgürlüğü de aslında var olamaz.'
türkiye’nin sınırlarını açmasıyla böyle bir insani krizin ortaya çıkacağı açıktı. öyleyse bu insanlar neden insan değil de mühimmatlarmışçasına sınıra yığıldı?
gül’ün, 'chp’nin katı laiklik anlayışından dönmesi'ni memnuniyetle karşılamasını muhtemel bir işbirliğine açılan kapı olarak yorumluyorum.
grup yorum’un bir zamanlar başörtü mücadelesine verdiği destek bugünlerde gündeme geldi. başörtüsü özgürlük değil haktır. başörtüsü yasağı bir kadın meselesidir.
çünkü kur’an eşitlik, özgürlük, adalet arayışını boğmak için araçsallaştırılıyor ve bunun engellenmesi daha gerçekçi bir hedef ama burada sorumluluk sola değil islam’a düşer, değil mi!
solun oylarıyla kazanılan yerel yönetimlerin göstermelik olmayan yardımları, destekleri gurur verici. ama halkın soldan beklediği bunun ötesinde.
seçimin ötesindeki herhangi bir aşamayı, halkın ve siyasal temsilcilerinin başrollerden birinde bulunacağı bir süreç olarak tahayyül edemiyorum.
evlilik, kadınların tekeşliliğe mahkum edildiği, erkeklerin çokeşliliğinin teşvik edildiği, kadınların erkeklere hizmet etmesinin garanti altına alındığı bir kurum.
bölgedeki yeni durumun türkiye açısından önemli sonuçları olacak. öncelikle, rusya ve abd arasında salınım politikasının, bu sertleşmiş ortamda devam ettirilmesi güç görünüyor.
bütün ülkeler yeni yılın gelmesini kutluyor, miladi takvim kullananlar için yılın son günü 31 aralık.
ekrem imamoğlu birçok konuda söyledikleriyle, sustuğu konularla çoğumuzu temsil etmiyor, böyle bir vaadi de olmadı. ama kendisinden beklenen birçok şeyi gerçekleştirdiği ortada.
daha önce de yazmıştım, iktidarın çözünmesinin esas olarak iç dinamiklerle olacağını düşünüyorum. gelecek partisi de bu dinamiklerden birini oluşturuyor, bu açıdan önemli ve anlamlı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.