o yüzden mücadele, daha iyi mücadele değil zafer, zaferler umut etmekten yanayım. yenilmenin olağan, makul, doğru, kanıksanmış bir hal olmasını, daha iyi yenilme fikrini benimsemiyorum.
üniversitelilerin kredi yurtlar kurumu’na olan borçlarını silmenin söz konusu bile edilmediği bir ortamda, zenginlere vergi affı geliyor.
erkek şiddetinin eğitimsiz erkeklere mahsus olmadığı, her kesimden erkeğin bu suçu işleyebileceği feministler başta olmak üzere kadınların bildiği, deneyimlediği bir gerçeklik.
bir erkek, eserlerini, fikirlerini beğenen bir kadının, onu bir âşık olarak beğenmeyebileceğini anlamakta zorlanıyor, anlasa bile bunu dikkate almıyor.
bir de ideolojik zırvalar var tabii, kadınların önünde. örneğin duygusal oldukları palavrası. her gün, öfke duygusuna, hamasete teslim olmuş erkekler izliyoruz siyaset haberlerinde.
işte bu beş yılda da, kürtlerin ve yoksul türk gençlerinin canına mal olan meselede bir arpa yolu boy gidemedik. yol gidemememiz bir yana, ne yapacağımızı da bilemedik.
çakıcılar, “suç” sayılma ihtimali olduğu için bahçelilerin söyleyemediklerini söyler. tetikçilik sözlü şiddeti de içerir.
fhkc’nin filistin yasama konseyi’ndeki üç vekilinden biri ve halen hapiste olan halide cerrar ve hitam el-saafin, israil’in adeta 'taktığı' iki feminist eylemciden biri.
ama olup bitenler içinde daha önemli olan, bence muhalefeti dizayn etmeye yönelik hamleler.
aradan bunca yıl geçtikten sonra bile, iki feminist kadın, sahnenin kenarındayken, o mikrofonu kapıp o mektubu okumamış olmaktan büyük bir pişmanlık duyuyorum.
'bunların hiçbirisinin böyle bir akıbet ile imtihan olacakları akıllarından geçmiyordu. ama işte, geldi ve yakaladı. rabbim bizlere iman, kuran, islam üzere ölmeyi nasip etsin'
dünyayı değiştirmek gibi bir derdi bulunan insan, başkalarını ikna etmeye çalışır, en fazla sayıda insana çemkirmeyi marifet saymaz.
hatırlarsınız, daha önce de kimi hırsızlık iddiaları karşısında, hırsızlık yapıldıysa bile bunun cezasını zaten allah’ın vereceğinden dem vurulmuştu.
kampanya sırasında cezaevinde olan angela davis’e demokratik alman cumhuriyeti’nden, yüzbinlerce, gül resmi ya da fotoğrafı bulunan kartpostal gönderilmiş, mektuplar yazılmış.
hiçbir değişiklik halk kitlelerini ikna etmeden, onların onayı olmadan, en azından önemli bir kesimini işin içine dahil etmeden sağlanamaz.
kız çocukları için dünyanın pek çok yerinde hâlâ evlilik bir kariyer sayılıyor; bir kapitalistin değil, bir erkeğin istihdamı yani.
üye sayısı katlanmış, safları kalabalıklaşmış bir hdp’nin çok iyi bir cevap olacağı açık.
ama şu süreçte hdp’ye sahip çıkmayan bir chp’ye oy vermeye beni hdp dahi ikna edemez. bunu bir inatlaşma ya da meydan okuma olarak yazmıyorum...
her türden hukuksuzluk, gücünü biraz da 'elinize sağlık!' diyenlerden alıyor.
diğer yandan örneğin almanya’da antifa hareketinin ırkçılara karşı koruduğu, savunduğu birçok türk, türkiye’de, kürtlere karşı ırkçı bir tutumu benimseyen politik çizgilere yakınlık duyuyor.
milyonların yoksulluğunun baş sorumlusu otoriter emek rejimi, hazinenin durumunun en önemli sorumlusu selin sayek böke’nin kastettiği özelleştirme ve ihale hamleleri.
sakaryalılar, farklılığa alışık ve başka birçok yerde yaşayanlar gibi, hangi farklıya atılan tokadın cezasız kalabileceği konusunda kafaları berrak.
savaşlar, milliyetçi, ırkçı, zalim insanlar savaş istediği için değil, devletleri yönetenler ve çeşitli endüstriler savaşa ihtiyaç duyduğu için sürüyor.
akp iktidarı, yakın tarihin en kötü dönemi mi gerçekten, 1990'lı, 1980'li yıllar daha mı iyiydi?
ama işte bugün bir sınıf örgütlenmesine, her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. her geçen gün derinleşen ekonomik krizin üstüne gelen pandemi bu ihtiyacı katlıyor.
seçim hazırlığı birkaç ayın işi değil, geniş bir siyasal faaliyetin parçası olmalı. seçimden beklentimiz, kırık dökük de olsa demokrasiyse önce bir demokratik hareket kurmalı.
i.e. olanları anlatırsa öldürüleceği tehdidini musa orhan’ın elinden almış ve olup biteni anlattığı bir mektup yazdıktan sonra kendini öldürmüş.
bugün hilafet ya da saltanatın ilan edilmesi ihtimali bence çok zayıf ama kıdem tazminatına el konulması, dijital sansür ve istanbul sözleşmesi’nden çekilme çok güçlü ihtimaller.
anma mesajlarıyla nam salmış olan, azıcık adı duyulmuş hiçbir “ülkücü”yü ihmal etmeyen ekrem imamoğlu, çocuklar için götürdükleri oyuncaklarla bombalanan bu gençleri es geçti.
özgecan örneğindeki gibi katilin yabancı biri olması çok nadir, kadınlar genellikle tanıdıkları, aralarında bir tür yakınlık, sevgi olduğunu varsaydıkları erkekler tarafından öldürülüyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.