bizim dış haberlerden düzkan başta gerçek gazeteciler çıktığı için demokratın yeniden çıkışına da omuz verdiler mustafasından muratına ayşeninden diğerlerine ama devlet mi tek engelleyen
bu tür vakalarda hep, bir böbürlenme aracı olan tesisi erken yetiştirmeye çalışırken yalapşap bitirme durumu oluyor. güçlü ülke iddiasının altında bir mezarlık kuruluyor; ihmal şehitliği.
biliyorum, siyaset 'belki' gibi gerçekçi ifadelere kapalı ama yine de, öteki türlüsü de pek olmadığına göre bu sefer biraz daha başka bir şey denesek fena mı olur!
'Propaganda değil, eşi benzeri olmayan bir dayanışma.'
'Sürekli tokat' siyasetiyle gazetecilere dönük baskıların ne anlama geldiğinin düşünülmesine fırsat vermeyen iktidar, bir gazeteciyi daha hapse gönderiyor.
Düşünsenize, gazetecilik dayanışması faaliyetinden ötürü özgürlüğünüz elinizden alınırken bile mahcubiyet duyuyorsunuz!
bir partinin çoğunluğunun nasyonal sosyalist partisi’ni hatırlayacağı bir olguyla ilgili, o partinin bir temsilcisinin sosyal demokrat işçi partisi’ni hatırlaması bir tuhaflık arz ediyor.
bu insanların o malum klişeyle, ‘reklamın iyisi kötüsü olmaz,’ diye düşünmeleri de kuvvetle muhtemel ve bu kadar çok konu edilmeseler daha mı iyi olur acaba?
öfkeyi toplumsal dönüşüme yöneltecek olan akıl ve örgütlülük. fransa’da olup biten en çok bunun nasıl sağlanacağı üzerine bir şeyler öğretecek bize.
ama erkek şiddeti konusunda politik tutum, kolayca özdeşleşebileceğimiz bir adam söz konusu olduğunda verdiğimiz tepkiyi, kararlılığı da içeriyor.
Birliğin, ortaklığın, 'ortak aday'ın da pekala mücadele içinde ortaya çıkacağının işaretlerinden biri demirtaş’ın gördüğü itibar
o, evladının derdinden toplumsal bir mücadele çıkartmış herkes gibi, saygıyı hak ediyor.
servetin, eğitimin, itibarın insanı haksız suçlamalara maruz kalmaktan kurtarmayacağı fikri her kesimden insana yönelik güçlü bir gözdağı.
orta doğu, türkleri küçümseyen, kendini beğenmiş 'türkler' için bir coğrafya parçasının adı değil, bir küçümseme ifadesi.
kürtlerin, seçmeni de dahil olmak üzere gücünü ve enerjisini bir 'ortak' projeye aktarması, köh’ün bir tür ortaklığa teslim edilmesi ne adil ne mümkün ne de yararlı.
kürt kadınları sadece kadın özgürlük mücadelesi yürütmedi, aynı zamanda kendi uluslarının inşa sürecinin bir parçası oldular. defalarca yazdığım bir noktayı bir daha hatırlatmak istiyorum.
mesele, ahmet kuralları rüsva etmek, başka bir yerde bir ahmet kural, aynı yastığa baş koyduğu bir kadını 'itekleme'ye niyet ettiğinde; niyetinden dönmesini sağlamak.
bowers’ın hayat ağacı sinagogu’nu hedef almasının sebebi, buranın hisa (hebrew immigarant aid society) adlı bir örgütle bağlantısının olduğuna inanmasıydı.
birçoğumuz, belki de tek bir suriyeliyle bile sohbet etmeden şekillendiriyoruz görüşlerimizi. bu karşılaşmayı sağlamak da sol siyasete düşer bence.
olayla ilgili olması muhtemel olan herkesin bir engelle karşılaşmaksızın türkiye’yi terk etmesi nasıl ve neden mümkün oldu? bu insanların hepsi, viyana anlaşması’nın koruması altında mı?
türk olmaktan, türk olduğunuzu söylemekten neden rahatsız oluyorsunuz diye soruyorlar. kendi adıma cevap vereyim; türk olmanın bana bir üstünlük sağladığına inanmıyorum...
suudi arabistan’ın mesajı çok açık ve bence başka birçok devleti de bağlıyor: canımızı sıkana dünyanın hiçbir yerinde rahat yok!
bir parti, sadece yetkili kurullarından, üyelerinden oluşmaz, seçmenler de o partinin bir parçası ve seçmenin aslında hangi partiye oy verdiğini bilmiyor olması demokrasinin parçası olamaz.
eğer teslim olmak istemezse katlederiz ama işte bazı kadınlar kendilerini savunacak gücü bulabiliyor. ama mahkeme, bir kadının canını savunmasını meşru müdafaa olarak göremiyor bir türlü.
bütün filistinliler hakkında bir şey söylemek imkânsız ama tanıdığım hiçbir filistinli yahudi düşmanı değil fakat türkiye’de filistin davasını savunanların ciddi bir kısmı yahudi düşmanı.
merkel’in önceliğinin, ticari ilişkiler ve almanya’nın verdiği borçları tahsil etmek değil de türkiye’de cezaevinde bulunan gazeteciler olması pek akla yakın değil.
şimdi, yargının işini atatürk’ün adıyla hareket edenler tamamlarken, devletin devamlılığı ve egemen siyasetin pragmatizmi üzerine düşünmek gerekmez mi?
adlarını ailelerinden ve arkadaşlarından başka kimsenin duymadığı ama bir araya geldiklerinde hem hayatı yaratan hem de akışı durdurabilen bu insanlara temsili destek çok işlevli değil.
bir kasaba boyutunda bir işyerinde patronları masaya oturtacak bir direniş gerçekleşiyor, daha ne olsun. o havaalanına kimin adı konursa konsun bu direnişle anılacak.
geçtiğimiz yıllar boyunca, bu soruyu aklımıza defalarca getiren gelişmeler oldu. ama iran’ın üç kürt gencini idam etmesiyle ilgili tutumlar bunu bir kere daha gündeme taşıdı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.