muharrem ince’nin kullandığı ifadeyle ilgili özür dilemiş olması muhakkak ki olgunluk ve nezaket örneği. ama bu özrün zihniyetinin değiştiği anlamına geldiği şüpheli.
şu an derdimiz, hangi partinin seçmeni olursa olsun en fazla sayıda insanın demirtaş’a oy vermesini sağlamak olmalı çünkü hdp’nin barajı aşması saray ittifakına zarar verecek en önemli şey.
işçi sınıfının sesini, temsili değil de doğrudan kürsüde göremez miyiz? intihar edenlerin ailelerini, khk’lara karşı mücadele edenleri, grevde olan işçileri kürsüye taşıyamaz mıyız?
sonucu belli, üstelik de 'baskın basanındır' şeklinde alınmış bir seçim kararı karşısında, 'hazırız!' diyenlerin nasıl bir hazırlığı var bilemiyorum.
o 163 örgüt bu ülkede çok şey değiştirdi, daha da değiştirir. bu tasarının da üstesinden gelir. peki, sen kendinde nelerin üstesinden geleceksin sevgili okur?
saldırı, sadece suriye’de değil, birçok ülkede protestolarla karşılandı. peki ya türkiye’de ne olacak? türkiye’den dünyaya bu konuda sadece memnuniyet duyanların sesi mi ulaşacak?
gaste o isimden o isme, o binadan öbürüne taşındı, her binanın bir odasının duvarında onlarca insanın fotoğrafı oldu hep; gaste’nin şehitleri.
güvenliğin görünürlükten daha önemli olacağı bir dönemin eşiğinde olduğumuz da ortadayken merkezden çevreye, istanbul’dan anadolu’ya çekilmenin tam sırası diye düşünüyorum. ne dersiniz?
yani işin sırrı isimde değil, meclis’e girmekte bile değil; farklı görüşlerin bir biçimde bir arada durabilmesinde, kafa ve kol emeğinin beraberliğinde, birbirinden öğrenme imkânlarında...
bundan bize ne diyenler, bir dahaki sefere kapılarını açan otele sığınmasa mı acaba? para DA kâr etmiyorsa, sermaye de iktidarla baş edemez bir haldeyse, bu yeni bir aşamaya işaret etmez mi?
tekrar etmek zorundayım, 'haklıyız, kazanacağız'ı, 'fazla dayanamazlar' kadar kaderci buluyorum. o yüzden güncel bir 'ne yapmalı?' tartışmasına çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
bugün seçimlerin güvenliği üç faklı alanı kapsıyor. kütük güvenliği, sandık güvenliği ve sistem güvenliği. seçimlerde alınacak tavır ne olursa olsun bu üç alanla ilgili çalışmak gerekiyor.
taksici, iktidarın hedeflediği kitlenin önemli özelliklerini barındırıyor. erkek, genellikle sünni, emekçi ama bu kimliği benimsemiyor. kendisini ne sayıyorsa, müşterisini ondan saymıyor.
robin williams her sabah radyodan 'günaydın vietnam!!!' diye seslenir, vietnam’da acaba ne işi olan amerikan askerlerine. vietnam’da ingilizce seslenir, amerikalılara. sonrası acı, hüsran…
halka mutlaka açıklamamız gereken gerçekler, ulaştırmamız icap eden bilgiler, yae’ciler, murat belge ya da ulusalcılar ile ilgili değil diye düşünüyorum.
dilşat aktaş’ın tdk’ya karşı kazandığı dava, 'kadın mı, kız mı'nın rövanşı bence. hiç kimsenin rıza dahilindeki cinsel pratiğinin sorgulanmayacağı, yargılanmayacağı günlerin habercisi.
erdoğan’ın zinayla ilgili açıklaması, evlilik bağı olmayan herkesin arasındaki ilişkinin de suç sayılmasını öngörüyor! namus bekçisi apartman yöneticilerini, muhbir vatandaşları düşünün!
aşkla mümkün olan, aşkla açıklanan, aşk yüzünden bağışlanan bütün haksızlıkların ve şiddetin ortasında, sevgililer günü’ne dair tek itiraz ettiği şey hediye alışverişi olanlar var!
iktidarla muhalefet arasındaki fark sadece kimin yanında ve kime karşı çıkıldığıyla ilgili değil, aralarındaki fark bir tartışmaya indirgenemez çünkü iktidar tartışmıyor, dayatıyor.
hdp’nin her bir üyesinin iradesinin parti yönetimine ve siyasetine daha doğrudan yansıyacağı yöntemler üzerine düşünmek partinin çelikleşmek anlamında güçlenmesine yardımcı olabilir.
hayır, anadolu şirketler grubunun suçlarını saymayacağım, kapitalist ne demek sizlere anlatacak değilim. ama insan ister istemez allah kapitalistin bile hayırlısını nasip etsin demiyor mu?
raşit tükel’in, ankara fen lisesi’nde ve ege tıp’ta devam eden eğitimine karşılık mahmut ak tokat doğumlu, orta ve lise eğitimini imam hatip’te tamamlamış ve tarih bölümünden mezun olmuş.
iktidarın afrin hamlesinin bir sebebi de suriye’nin geldiği halde en büyük sorumluluğa sahip olan tekfirci güçleri türkiye içi siyasetin de parçası haline getirmek.
alexandra halaby bir trans kadın olarak transfobiye darbe vurdu. meşru müdafaa ile eski kocasını öldüren namme öztürk ise yargılanıyor. haklı olarak tahrik indirimi istiyor namme.
son günlerde olan başka şeyler de var. ohal yine uzatıldı. onlarca hdp'li tutuklandı. 15 yaşın üstündeki gebeliklerin bildirilmesinin zorunlu olmadığı açıklandı. işsizlik yüzde 17'ye ulaştı.
birleşik metal-iş bir süredir sabah ve öğle aralarında fabrikalarda protesto yürüyüşleri yapıyor. gebze’de bir miting düzenlenmesi planlanıyor. bütün bunlar, 'metal fırtına'yı haber veriyor.
13. ağır ceza’yı bir yerden gözüm ısırıyor diyenler yanılmıyor; birkaç gün önce şahin alpay’ın tutukluluğunun devam etmesine karar veren mahkeme bu, bizim için de ertelemesiz ceza vermiş...
Özgür Gündem gazetesi ile dayanışan ve 'Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği' kampanyasına katılan gazeteciler cezalandırıldı
hdp gibi, geleneğini, ağırlığını, gücünü kürtlerin oluşturduğu bir partinin eş başkanlarından birinin kürt olması talebinin ırkçı olarak tanımlanmasını kabul edemiyorum.
bu kadar insanın oy verdiği selahattin demirtaş’ı, görevini layıkıyla yapacağı ortamdan koparıp alan hukuksuzluğa verilecek cevap, onun yerine bir başkasını koymak değil...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.