İnsanı, yurttaşı hamur gibi görüp, yoğurursam biçimlendirip istediğim hale gelir diyen sosyal mühendisler, çağımızın Menegele’si olmak amacında. Vicdanla ahlak çok sağlam olmalı.
Doğulu, feodal ve dinci krallar, beyler, ağalar, devlet ve hükümet başkanları, Fransa’yı, Fransız zihniyetini pek sevmez. Neden acaba?
Batı’nın, Saray’a karşı tutarlı bir tutum almasının önünde birçok engel var. Washington ve Brüksel’in kararsızlığının bir nedeni de Ankara’da hakiki ve güçlü bir muhalefetin eksikliği.
Türkiye’den bir gazeteci, Selanik’te, Yunanistanlı bir yazarla yanyana oturup, kahvelerini içerken, Atina ile Ankara arasındaki ihtilafı konuşuyor. Efendice, sakince, çözüm ve barış için…
Devletin uzman çavuşu tecavüzle, devletin aydını da kalemiyle amacına ulaşmaya çalışıyor. 'Kürtlere siyasi soykırım uygulanıyor' cümlesi bir ajit-prop ibaresi değildir.
Neo-liberalizm, garip teknolojiler ve pandemi, gazeteciliği de değiştiriyor. Meslek erbabı eski olumlu uygulamalarıyla yetinemez hale geldi. Başta online habercilik, bir çok yenilik lazım.
Ivır zıvır siyasi aktüaliteyi kenara çekip, düşünelim, bakalım mevcut halimize: Genel anlamdaki iktidarla, kapitalizmle, teknolojiyle, hayatla ve kendimizle ilişkimiz ne alemde?
Ankara-Atina ihtilafında Fransa’nın askeri varlığı Paris’in gönderdiği kendi savaş gemisiyle sınırlı değilmiş. Fayiz es-Serrac, bu arada Macron’a yaklaşıyor.
Yalan Haber nedir? Nasıl ve nereden çıktı? Kim üretiyor? Kim tüketiyor? Yaşatır mı? Kimi? Öldürür mü? sorularına cevaplar var. Veee… ciddi bir iş önerisi.
Sorun sadece küreselleşmeden kaynaklanmıyor. Krallar ve çevreleri ile otoriter liderler birbirini andırıyor, çağrıştırıyor.
Nevi şahsına münhasır bir ülke Türkiye. Dünya yıkılsa burada kimsenin kılı kıpırdamaz sanki. Bağışıklığı ve müthiş bir direniş gücü var çağdaşlığa. Başka bir mekanda yaşar burası.
Dış basında Türkiye'yi çoğu zaman çok iyi okuyamayan yabancı uzmanların değerlendirmelerinin yanında, Ece Temelkuran'ın makaleleri genellikle doğru gözlemler ve derin tahliller içeriyor.
Gazeteyi, yazı işlerini yıllarca yönetti. Haberle, yorumla, idari ve mali sorunlarla uğraştı. Başarısız sayılmazdı. Ama o artık bir politikacı oldu….
Derginin 16 Temmuz tarihli 100 sayfalık sayısının 15 sayfası, 'Erdoğan'ın Türkiyesi' özel dosyası olarak yayınlandı. Konu: Ankara'nın Ayasofya, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz politikaları.
Siyasette zor kullanarak ya da dini araçlarla ilerleyebilirsin. Kültür ise bambaşka bir mecra. Parayla, üçkağıtla, silahla kültür inşa edemiyorsun. Yaaa…
ABD ve Batı Avrupa’da medya kabuk değiştiriyor. Teşekkürler George Floyd. Irkçılık, kadın düşmanlığı yazı işlerinde artık demode oldu. Mersin’e Tersine durumları…
Akşam gazetesi Fransız Le Monde gazetesinde çıkan bir metni olağanüstü bir şekilde tahrif edip tamamen olumsuz bir değerlendirmeyi Erdoğan'ı övermiş gibi gösterdi.
George Floyd’un polis tarafından öldürülmesinin ardından isyan başladı. Siyaset değişiyor, akademinin ayağı yere daha çok basıyor. Medya da yeni duruma ayak uyduruyor. Olumlu bir örnek!
Tartışma programının yöneticisi, özel sektör TV’si oldukları için HDP’yi ekrana çıkarmadıklarına inanmamızı istiyor. Eskiden çıkartıyorlarmış ama…Çaresizliğin ve saçmalığın daniskası.
Salgın ve ardından gelen kitlesel protestolar meslekte önemli değişikliklerin habercisi. Hemen köklü bir değişim görünmüyor tabi ama iyi şeyler de oluyor
Yabancı basında son üç gündür çıkan haber ve yorumlar endişe verici. Salgın henüz tepe noktasına ulaşmadı. Neredeyse herkes hazırlıksız yakalandı ve geç kaldı.
Spor ya da magazin haberi değil sözkonusu olan. Hayat kurtaran ya da hayat karartan haberler yayınlanabiliyor. Temel amaç kamu sağlığı. Mesleki ilkeler ve önlemler.
Gidişat ikili. Bir yanda iktidarların korkunç baskısı, zulmü. Ama bir yanda da karşı çıkanlar, itiraz edenler, kınayanlar. Sonunda kimin kazanacağını biliyor musunuz?
Rahmi Turan’ın kendi köşesinde 'Müthiş bir haber' diye yayınladığı 'haber' siyasi çalkantı yarattı. Mesleğin temel ilkeleri yine ayaklar altında. Ayrıca…
Trump-Erdoğan Zirvesi'nden zaten olağanüstü bir karar ya da gelişme beklenmiyordu. Nitekim karşılaşma başladığı gibi bitti.
Gazeteci Erkam Tufan Aytav’ın Youtube kanalında hazırladığı '30 Dakika' programına katılan Artı Gerçek yazarı Ragıp Duran, Türkiye'deki gazeteleri ve gazeteciliği değerlendirdi.
İktidar, Türkiye’de muhalefeti, bağımsız medyayı, STK'ları zor kullanarak susturmaya önem veriyor. Ama Global Medya’ya karşı pek fazla bir şey yapamıyor.
ABD'nin Suriye'den çekilmesi üzerine Kürtlerin Şam rejimi ile askerî olarak anlaşması, TSK'yı ofsayta düşürdü. Ankara'nın harekât gerekçeleri de çöktü.
Savaş tamtamları çalıp milliyetçi çığlıklar atsalar da 'Pınar’, krizden, ihtilaftan, tecritten başka bir şey üretemiyor. Mesele askerî değil, siyasi.
CHP İdeolojik Kuvvetleri de savaşa girdi. Mevcut rejimin 17 yıldır iktidarda kalmasının en önemli nedenlerinden biri, iktidarın silik kopyası, basiretsiz, beceriksiz muhalefet değilse nedir?
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.