Bu memlekette, iktidar ile muhalefetin anlaştığı önemli bir konu Kürt ve Suriyeli düşmanlığı. Yıldırım devletin Suriye planını açığa vururken, Kılıçdaroğlu Nazi ağzı kullanıyor.
Aydın Selcen’in 'Gözden Irakta' başlıklı kitabı, 20 yıllık bir diplomatın gözlemlerini, tahlillerini ve başından geçen önemli ve gırgır olayları aktarıyor.
S400/F35 konusunda şark kurnazlığı beceriksiz akrobatı yere çakar. Dans etmesini bilmeden tango yapmaya kalkışırsan, çarşafa dolanırsın. Özgüven, haddini bilmemek değildir.
İktidar çaresiz. Artık kendini bile savunamıyor. Umut, Topal Osman’da. Pontos ve Konstantiniye ile korkutmaya çalışıyor yurttaşları.
İktidarın kalemşörleri durup dururken birbirine düşmez. Dağılma, çözülme, sona yaklaşma panik yaratıyor o cenahta. Kimse paçasını kurtaramayacak…
Devre dışı kalmışız, farkında bile değiliz. Dışarıdayız, çok uzaklardayız. Kendimize has olumsuz marjinalleriz. Mekandışı, galiba da evrendışı!
İstanbul seçimlerinin yanı sıra Suriye’de çıkmaza giren Saray, Öcalan’dan medet umuyor. Oysa ki Moskova, Washington, Tahran, Şam ve Kürtler…
Türkiye’de olup biteni izlemek ve anlamak için yabancı basını okumak artık şart. Neler yazmışlar neler…
40 bin insanın katledildiği ölüm kampı ile katil devletin yargılandığı duruşma salonunu bir gün ara ile görmek insanda garip duygular uyandırıyor.
Her şeyin mizahı yapılır ama gençlerini bodrumlarda yakıp, akademisyenini, gazetecisini hapse atan bir rejimde kolay mı gülmek ya da güldürmek?
Gazeteler eskiden dağ köylerine 2-3 gün sonra ulaşırdı. Bugünse Pasifik’te bir olay olsa, 2 dakika sonra Eskimolar cep telefonundan öğrenebiliyor ne olduğunu.
Memleketin, bunca vahim sorunları varken, sen kalk Prof. Tuna Altınel’i tutukla. Fransız akademiasından yoğun tepkiler var. Saray, kendi kuyusunu kazmaya devam ediyor, farkında değil.
Mayası, yapısı bozuk galiba. Biz ne zaman gerçek anlamıyla hukuktan demokrasiden söz edebildik ki bu ülkede? Yaşadık mı hiç?
Öğrenci hareketi lideri, kaçak, mahpus, sürgün, ressam, heykeltraş, romancı, şair en önemlisi de mütevazı bir devrimci…
İçeride neredeyse herkesle kavgalı ve tecrite giden Erdoğan, dışarıda da bu sefer ABD ile İran arasında kalmak üzere. No way out!
Avcılık dönemi. Birkaç kuşak ressam, tavanları duvarları şahane süslemiş. Burası bir mabed. Hem tarihî belgelere hem de sanat eserlerine hayran kalıyorsunuz.
24 Nisan pis bir milat. Ondan önce de sonra da kaymış dingili bu coğrafyanın. Vahşi ve kanlı bir şekilde.
Aslında adam Selimiye'ye gelmiş Topkapı'yı gezmiş Muradiye Camii'ni de görmüş vakti zamanında. Bense O'na önce Marsilya'da, sonra Londra ve Boston'da en son Ronchon'da rastladım.
Her memleketin doğusu hep talihsiz mi olur? Haute-Saône vilayetinde orman var, nehir var, soğuk var, insan yok. Gri renkler hâkim manzaraya.
2. Dünya Savaşı'ndan sonra yeryüzünde kilometrekareye düşen diktatör sayısında artış var. Onların sonu hakkında da geniş bir literatür...
Kaçınılmaz son: 'Bizzat şahsımın kendisi'ni başrole koyunca, mağlubiyetin faturası da aynı kişiye kesildi. Dipteki derin çağdaşlık fışkırdı seçim sandıklarından.
Kavga, küfür, gerginlik yerine gırgır, hoşgörü, kahkahalar olsa seçim kampanyasında eğlenirdik. Ama ruh ve zekâ olmayınca mizah da olmuyor maalesef...
Seçmenler Belediye Başkanlarını, İl Genel Meclis üyelerini ve muhtarları seçecek. Maksat, Tek Adam rejimine meydana okumak. Siyasetinizden, ekonominizden, kültürünüzden şikâyetçiyiz demek.
Tek Adam'ın saldırgan üslubunun ve davranışlarının altında ne yatıyor? IŞİD'in yenilmesine Ankara hiç sevinmedi. Global medya da galiba terörist!
Zordur Türk olmak çok zor. Hele yurt dışında. Oysa ki bir millete mensup olmak ne övünülecek ne de yerinilecek bir durum.
Muhalefet, akıl istiyor çünkü iktidar rasyonalite karşıtı. Domates biber fiyatını mermi fiyatı ile kıyaslayıp bütün olumsuzlukları dış faktörlerle açıklamak çok moda.
Türk medyasının en başarılı ombudsmanını görevden aldılar. Halbuki o, gazeteci titizliği, dedektif araştırmacılığı ve akademisyen ciddiyeti ile gazetenin eksiklik ve hatalarını sergiliyordu.
Askerî olarak yenilen cani örgüt, ideolojik açıdan henüz yok olmadı ve yeniden canlanabilir. Binlerce IŞİD militanının ve aile mensuplarının yargılanması tartışılıyor.
Aydının hakikisi kriz zamanlarında, savaş dönemlerinde belli olur. Üç kuruş ya da bir ünvan için kendini satarsa okumuş-yazmış biri...
4 yıl olmuş aramızdan ayrılalı. Çok özlüyoruz kallavi kahkahalarını, köyünü anlatmasını, Sait Faik'le, Nazım Hikmet'le muhabbetlerini...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.