Uzun süredir denenmiş. Ama artık eski, yıpranmış, umutsuz ve çaresiz. Geçmişi de pek parlak değildi zaten. İçindeki ucube çıktı şimdi meydana.
Her faninin bir gün ölüm şerbetini içmesi gibi, her yandaş gazeteci de bir gün işten uzaklaştırılacaktır. Vicdansızlar, fikirsizler ve irfansızlar müstehak buna.
Seçim-Medya ilişkileri girift, sorunlu. Miting meydanlarındaki coşkulu, umutlu yüz binlerce yurttaş, ekranlardan, manşetlerden dışlanırsa, sanal gerçek hakiki gerçeği yenmiş olmuyor.
Bir memlekette Tek Adam, OHAL, KHK, yandaş medya filan olmayınca güneş deniz, yemek ve tarih gibi şeyler ön plana çıkıyor. Siyaset gizli ve arkada olsa da hep mevcut.
Tom Wolfe'un dünya değiştirmesi münasebetiyle 'Yeni Gazetecilik' bir daha gündemde. Balzac, Zola, Yaşar Kemal...
50 yıldır atıp tutuyor. Netice % 0.25. Elbiseler Kemalist hatta sol görünümlü. İçerik ise neo-faşizmi andırıyor. Hiç akıllı değil ve aslında komik.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Artı TV'de Fehim Işık'ın sunduğu Gündem Özel'de Celal Başlangıç, Ragıp Duran, Armağan Kargılı, Ergun Babahan ve Koray Düzgören'in sorularını yanıtladı.
50 yıl önce, Paris’te ve dünyanın dört bir köşesinde gençler gerçekçi olup imkansızı istediler. İhtiyar, muhafazakâr, devletçi düzen ağır darbe yedi.
RSF 2018 raporuna göre Türkiye’de Basın Özgülüğü yok gibi… Genel olarak diğer ülkelerde de durum pek parlak değil. Nedenleri…
Önümüzdeki 66 gün iktidar, medyasına güvenerek dev bir propaganda-ajitasyon kampanyası yürütecek. Bu durumda gazeteciler ne yapmalı?
Eşi Cemre Birand’ın kaleme aldığı kitap, bizim tanımadığımız bir Mehmet Ali Birand’ı anlatıyor: İlginç, garip, menfi ve müspet yanlarıyla…
Senarist Yönetmen Haluk Ünal, Artı Gerçek’te gündeme gelen Gazeteciler Meclisi konusunda bir yazı kaleme aldı. Ünal, Gazeteciler Meclisi’nin özüne ilişkin bir tahlil yapıyor.
Tepeden değil tabandan örgütlenme. Siyasi değil mesleki kimlik. Emir-komuta değil gönüllü, tartışmalı konsensüs. Sadece gazeteciler değil mevcut medyadan şikayetçi herkes…
Medya patronları, sendikalaşmayı engelledikleri, habercilik yerine züccaciyeciliği tercih ettikleri için şimdi Reis’in karşısında el pençe divan duruyorlar.
Bundan sonra medya ne olacak, nasıl olacak sorusu gündemde. Şartlar nedir? Gücümüz nedir? Toplumsal ihtiyaç nedir? Bu sorulara mesleki yanıt önerileri.
İktidar sahipleri; o kadar gözaltına, tutuklamaya, verilen ağır hapis cezalarına karşın HDP’nin hala ayakta durmasının nedenlerini bir türlü bulamıyorlar ve bu yüzden çok kızıyorlar.
Neo-Osmanlı olacaktı… Eski topraklara kavuşacak kendisi de yeniden tahta çıkacaktı… Ama elin tankıyla savaşa gidilmezdi. Gidemiyor nitekim.
Tükenmez dergisinin yayın yönetmeni ve 78’liler Girişimi’nin sözcüsü Celalettin Can’ı gözaltına alarak onu korkutacağını, sindireceğini sananlar fena halde yanılıyor.
Ece Ayhan olsaydı, 'Şiirimiz barışçıdır ablalar abiler' derdi. Bugün mikrofonda Orhan Veli’nin Fransız amcası Jacques Prévert (1900-77)
Batman’da kerameti kendinden menkul, işgüzar bir bürokrat turneye gelen Adana Devlet Tiyatroları’nın 'İndia Bankası' oyununun beğenmediği bölümlerini yasaklama girişiminde bulunuyor.
Orta Asya’dan geldik buralara. Tam da yerleşemedik henüz. Kore, Kıbrıs, Irak’tan sonra şimdi de Suriye seferindeyiz. Çok sorun var çok!
Afrin'i işgal girişiminde Türk medyası, vicdansızlaştırma taburu olarak cephede. 'Biz Kürdü sevmeyiz!', 'Biz bizden olmayanı ezer geçeriz!' diyorlar.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma kampanyasına katılan gazetecilere hapis cezası kesti. Yanlış, gereksiz, geçersiz…
13. ağır ceza’yı bir yerden gözüm ısırıyor diyenler yanılmıyor; birkaç gün önce şahin alpay’ın tutukluluğunun devam etmesine karar veren mahkeme bu, bizim için de ertelemesiz ceza vermiş...
Özgür Gündem gazetesi ile dayanışan ve 'Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği' kampanyasına katılan gazeteciler cezalandırıldı
Gazetecilik kurguya değil olgulara dayanır. İktidarı sorgulamak, teşhir etmek için gerekli ve yararlı bir araçtır mesleğimiz. Ama kurallara uyacaksın.
Bir hafta içinde 2 vahim hata çıktı ortaya: Polislere teşekkür yetmemiş bir de gitmiş Savcılığa ihbarda bulunmuş kahramanımız. Kendisini gazeteci sanıyor.
Egemen söyleme göre onlar 'Korsan', halbuki kendilerine 'Hacktivist' diyorlar. Geçenlerde 34. Kongrelerini yaptılar kaos iletişimcileri…
Sanmayın ki mesele Tudor, Arda ya da Fatih Terim… Konu fazlasıyla siyaset ve iktidarla bağlantılı. Başkan Özbek kime benziyor?
* Amsterdam’da Chris Lebeau Kültür Merkezindeki 'Türkiye’de İnsan Hakları ve Basın Özgürlüğü' panelinde konuşmacılar, bu iki konunun farklı yönlerini ele aldı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.