İnsan dediğin hayal kuracak, hayaline doğru inadına koşacak, hayal kurmayı bir an bile bırakmayacaktı. Bize bu mücadele alanını açtıkları ve korudukları için ne kadar teşekkür etsek az. Nice 15 yıllara madem Kumbaracı50!
İçinde bulunduğumuz koşullar, bırakın şiir yayımlamayı şiir bile yazdırmayacak kadar ağır. Modern Türkçe şiirin son dönemi için “şiirde inat çağı” diyebiliriz herhalde.
Bu hafta yazdıklarıyla geç tanıştığıma hayıflandığım ama verdiği yanıtlara bakınca da çok umutlandığım, Eşya, Efkar ve Çiçekler (SRC Yayınları) kitabını okurken kalemini daha pek çok türde oynatacağından emin olduğum Melisa Yılmaz var karşınızda...
Kıstırılmış, içine doğduğu normlar, alışkanlıklar, olgusal bilinç tarafından ihata edilmiş insanın resmi tarih, egemen ideoloji karşısındaki sorgulamasıdır "Karşı Roman". Bu sorgulamayı, zaman içinde kabaran an’lardan doğan yüzleşmeler sağlamaktadır...
Serkan Öngel’in şiirlerinde kendisi var... Kişisel deneyimini, duygu durumlarını şiirle, yani dilin o “yıldızlı argosu”yla paylaşırken okur olarak bizi de alttan alta kişiselliğimizle, kişisel yaşantımızın zulasındaki sırlarımızla yüz yüze getiriyor.
Mevcut etimoloji sevdası, “zamansız” (!) bir hevesin tezahürü olmasının ötesinde, tarihin şu ânında bu ülkede yaşayıp şu dilde yazanların bir kısmının bilgiyle nasıl ilişki kurduğuna, makbul olan söylemin nasıl üretildiğine dair de bir şeyler söylüyor.
Yılmaz Güney'in daha önce ona ait olduğu bilinmeyen bir öyküsü ortaya çıktı. Güney'in kitaplarında hiç yer almamış olan Hiltan isimli öykünün, 1956 yılında Yılmaz Pütün takma ismiyle yayımlandığı ortaya çıktı.
2024 Attilâ İlhan Edebiyat Ödülleri'nin sahiplerini buldu. Atilla İlhan Roman Ödülü'nün bu yılki sahibi "Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet Öyküsü" romanıyla Ali İpek oldu. Ödüller 7 Kasım'da gerçekleştirilecek törende sahiplerine takdim edilecek.
Marai, “Mumlar Sonuna Kadar Yanar” eserinde, iki dostun arasında geçen bir ihanetin izinden kırk yıllık bir hesaplaşmayı konu alıyor ve sanat, hayat, insanlar ve siyaset hakkında metinde yer verdiği belagatli yorumlarıyla okurları düşünmeye davet ediyor.
Deleuze ve Sanat, sadece Deleuze’ün felsefesine ilgi duyanlar için değil, sanatın düşünsel ve toplumsal boyutlarını sorgulayan herkes için değerli bir kaynak niteliğindedir.
“Hasret Dersleri”, ilk kitabı 1987’de yayımlanan Engin Turgut'un okurla buluşan on beşinci yapıtı... Anlamı çağrışımlarla taşırarak “hayal dersleri” gibi de okunabilecek “Hasret Dersleri” yüz betikten, her betikse beş dize, bizce “dizecikten” oluşuyor.
Küçük Prens'in nadir bulunan bir karbon dizgisi satışa çıkıyor. Türünün sadece üç örneğinden biri olan bu versiyonda Antoine de Saint-Exupéry'nin el yazısı notları ve düzeltmeleri ile sevilen öykünün en ünlü satırlarından biri ilk kez yer alıyor.
Gazeteci ve sinema eleştirmeni Şenay Aydemir'in hazırlayıp sunduğu Netflik Ayarı'nın bu haftaki konuğu yazar, çevirmen ve editör Barış Özkul.
İyi bir öykü evreninde okur aynı zamanda dinleyicidir; sözcüklerle bestelenen müziğe kapılır, yaratılan atmosferin havasını koklar, karakterlerle satır satır oturup kalkarsınız. Cabir Özyıldız, öykülerinin her birinde saydığım adreslere giriyor...
Ali Cengizkan, şair olarak güncel tanıklık ve gözlemlerini tarihselleştiriyor. Onun yapıtlarının, bu amaçla elini taşın, dilini şiirin altına koymaktan kaçınmamasının bir yansıması olduğunu da duraksamadan söyleyebiliriz.
Marie NDiaye, ‘Üç Güçlü Kadın’ isimli bu romanında, diğer eserlerinde olduğu gibi kadınlık hallerine, kadın mücadelelerine yer verdiği gibi, göç meselesine de edebi bir vurgu yaparak değinir.
Z kuşağı sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde kitaplarla ilgili ve en büyük okur kitlesini oluşturuyor. Her şeyin olduğu gibi kitapların da geleceğine Z kuşağı karar verecek.
Fatma Nur Kaptanoğlu'nun kahramanı Bilge, umarım kulaklarında yankılanan bip seslerinin izinden kurtulup hayatına devam edebilir...İnsan, evinin açtığı yarayı iyileştiremese de, onunla yaşamayı, hatta onunla eğlenmeyi öğrenir. Önünde sonunda büyür yani.
Çiğli Belediyesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Fakir Baykurt Roman Ödülü, "Köy Enstitüleri" gerçeğini anlatan "İş" romanıyla Mehmet Saydur'a verildi. Sanatçıya ödülünü Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız takdim etti.
“Ben Sizin Yabancınızım” her şeyden önce şiirin ya da şiir yapıtının olması gerektiği gibi çoğul okumaya açık bir toplam. Okurken şiirlerde anlamı çoğalması dikkat çekiyor ki bu aynı zamanda genişlik ve derinlik de sağlıyor.
Eylem Ata Güleç’i 'Uzak Değil' kitabıyla tanıdım. Tam üç yıl sonra 'Yanımda Kal' dedi okurlarına. Birbirine seslenen, bağlanan ve dağlayan öykülerin her birinde bir tanığın sesi, gözü ve dili kendi yatağından çıkarma çabası var.
2004 Nobel Edebiyat Ödülü'nü, 'Vejetaryen' romanıyla uluslararası üne kavuşan Güney Koreli yazar Han Kang kazandı. Kang, aynı eseriyle 2016 yılında edebiyat dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen Man Booker ödülünü de kazanmıştı.
Neler duymuşuzdur ama, ben şimdiye kadar böyle biri cezaevinde diğeri dışarıda iki yazarın böyle bir kitap yazdığını bütün dünyada hiç duymadım.
René Yazı Evi her seviyeden edebiyat meraklısına kapılarını 14 Ekim'de açmaya hazırlanıyor. Katılımcılara sunulacak atölyeler, öykü, roman, tiyatro oyunu, deneme ve röportaj gibi farklı türlerde yazı çalışmalarını kapsayacak.
Binet, Roland Barthes’ın ölümünden yola çıkarak kaleme aldığı romanda Fransız entelijansiyasının önemli isimlerine karakter olarak yer veriyor ve onların yazı ve dil meselesine dair düşüncelerini de harcına kattığı, sürükleyici bir metin ortaya çıkarıyor.
İkinciyeni dalgasındaki şairlerin bilhassa 'şair şiir düşünürü' rollerine ilişkin düşüncemizin anlaşılırlığını kolaylaştırmak için, biraz da gülümsetmek maksadıyla şöyle bir benzetmeyle devam etmek istiyoruz: İkinciyeni modern Türkçe şiirin sol kanadıdır.
Bu köşede sadece ilk kitapla gözüme çarpanlar değil, her yazdıklarıyla ilk kitap heyecanı duyduğunu belli eden yazarlar da konuğum olacak. Öyle ya birbirimizi anlamak, meramımızı anlatmak için kullanmayacaksak bu bereketli dilimiz neye yarar?
Gazeteci - yazar Rober Koptaş'ın ilk romanı 'Unufak' İletişim Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Yazar ilk romanda göç, aile ve yoksulluk gibi temalar etrafında bir Ermeni ailenin üç kuşağının hikayesini anlatıyor.
Ellili yıllardan itibaren Türkçe şiir evrensel ve tarihsel ölçekte yıkımın olduğu kadar onarımın, yeniden yapımın izlerini de içerir. Sürece egemen olan gelişmelerin çoğu İkinciyeni dalgasının oluşmasında önemli rol oynar.
Heller, Joyce’a nazire yaparcasına yaşlı bir adamın adını parlatma çabasını ele alıyor. Geçtiğimiz yüzyıldan bu yana, sanat ve ona dair beklentilerdeki değişimi mercek altına alarak kimi zaman kendi yetersizliğini ve vasat beklentilerini de taşlıyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.