Modern Türkçe şiirin oluşum aşamasındayken rotayı değiştirecek; yeni bir şiir, şiir dili, anlayışı, şiir içeriği, biçimi, beğenisi hatta okuma yöntemi öneren hamle Nâzım Hikmet’ten gelir. O hamle aynı zamanda modern Türkçe şiiri başlatan kurucu hamledir.
Nazlı Eray son romanı 'Hayatımın Müsveddesi'ni anlattı: "Bu kitap beni olağanüstü rahatlattı. Demek içimdeki şeyleri dökmem lazımmış. Başka kitaplarda böyle olmaz. Bu bir iç döküş, bir isyan, öfke, belki umutsuzluğun ya da umudun kitabı, bilemiyorum."
Javier Cercas, “Terra Alta” isimli romanında ustaca örülmüş bir suç hikayesiyle karşımıza çıkarken, aynı zamanda İspanya tarihinin dehlizlerinden kareler sunuyor ve son kertede okuru şaşırtan, sürükleyici bir metin meydana getiriyor.
Şairle şiir okurunu ikiz kılan, zaman zaman gerilimi yüksek ilişkiyi oluşturan aslında şiir okurunun çabasıdır... Ancak şiir okurunun üstüne düşeni yapmasıyla şiirin ne olduğu ya da olmadığına ilişkin soru bir karşılık bulabilir.
Uzaklarda, hem fiziksel hem de psikolojik bir yolculuk olarak okunabilir. Amerikan sınırının sert gerçekliğini resmederken aynı zamanda aidiyet ve ne olursa olsun bir hayalin peşinden gitme arzusunu dışa vuran roman, göç deneyimini derinden hissettirir.
Binlerce genç kullanıcı sesini duyurmaya çalışıyor. Wattpad’i burayı çok iyi tanıyan yazarlara sorduk. N.G Kabal ve Alya Öztanyel, orası bizim sığınağımız ve içimizi dökme alanımız dedikleri Wattpad için ‘Çözüm basit, erişim engeli kaldırılsın’ diyor…
Georges Perec’in Paris’in on iki farklı yerine/bölgesine/noktasına odaklandığı ve söz konusu bu yerler üzerinden kendisine ve şehre dair bir rota belirlediği 'Yerler', tamamlanmamış bir projenin okur zihninde tamamlanabileceğine işaret eden bir metin.
“Çapulcular” mizahi anlatımının altında ahlaki kuralları ve toplumsal normları da sorgulamaktan geri durmaz ve ergenliğe doğru yürüyen bir çocuğun içinden geçtiği alışılmışın dışı deneyimler ekseninde okuru, anlatının derinliklerine davet eder.
Duygular, kültür ve kapitalizm sosyolojisi alanlarında çalışan Eva Illouz'un Livera Yayınları etiketiyle çıkan kitabı 'Romantik Ütopyayı Tüketmek'ten William Faulkner'ın son romanı 'Çapulcular'a kadar yedi eserle bu haftanın seçkisi...
Belki söylemeye bile gerek, bütün şairler şiire kaçanlar arasından çıkar. Şairin şiir okuru olmasıysa zaten, olmazsa olmazdır. Ama bu da tartışmalı bir konu. Bu bağlamda şairle şiir okuru arasındaki nüansı belirleyense; şairler bir daha eve dönmezler.
Şair, şiiriyle yaşar ama onunla ölmez, çünkü söz ölmez. Afşar Timuçin de dile getirdiği onca sözle, ona şiir ve mısrayla kendi yerini çoktan hazırlamış, işlemiş, derinleştirmiş şairlerden biri.
Gazetelerimizde dil üzerine yazmak yeni bir şey değil. İlk gazetelerimizden beri dil üstüne yazılmış, yazı dili sık sık tartışma konusu edilmiş, belli ki bir noktadan sonra başlıca derdi dil olan yazarlar da çıkmış. Ben de vaktiyle çok yazı okudum böyle.
Abdülkadir Budak, tematik kitaplarına bir yenisini eklemiş. Şair kamyonla empati kurmayı, şiir diliyle anlamayı ve anlatmayı denemiş, bunu yaparken de eşyayı insanlaştırma sanatı olarak bilinen “teşhis”e ve eşyayı konuşturma sanatı “intak”a başvurmuş.
Yazar Ferit Edgü için bugün Şişli Teşvikiye Camisi'nde cenaze töreni düzenlendi. Yazar Adnan Özyalçıner, Edgü'nün kaybı için "50 kuşağının bir ayağı kırıldı ancak Ferit'in öyküleri yaşadığı sürece öykücülüğümüz yürümeye devam edecek" dedi.
"Türk edebiyatında 50 kuşağı" olarak anılan yazar kuşağının temsilcilerinden Ferit Edgü 88 yaşında vefat etti. Edgü'nün edebi mirasını ve bir yazar olarak portresini akademisyen/yazar Murat Gülsoy ve Doç. Dr. Zeynep Uysal'la konuştuk.
Ferit Edgü, Türk edebiyatının en ayrıksı yazarlarından biridir. Onu bunca ayrıksı yapan ise salt yazan değil, anlatan, açıklayan, çeşitleyen tavrıdır. Bugün dünyadan artık çekip giden Edgü, kesinlikle geçmişten bugüne, bugünden geleceğe bir mirastır.
“Yalnız Evler Soğuk Olur”da Selim İleri, anlatıcı kahraman olarak yer alıyor... 1983 yılında yazdığı “Ölünceye Kadar Seninim” romanının kahramanı Süha Rikkat’i de tekrardan diriltiyor. Bu buluşmayla, kendine ve her şeye zihnin dehlizlerinden bakıyor.
“Orwell’in Gülleri” isimli eser, Orwell’in 1936'dan sonraki kariyerini ve hayatını mercek altına almanın yanı sıra, onun bahçeye ve güllere olan merakını, kapitalizm ekseninde irdeliyor, kimi zaman onun bir entelektüel olarak zaaflarına da yer veriyor.
Özdal nerdeyse dalga boyunda bulduğu her şeyi şiirin çekim sahasına taşıyor. Öyle ki disiplinlerarası, metinlerarası, sınırlar arası, diller üstü; arada ve üstünde, yeryüzünde ne varsa onun dalga boyunda görünüyor ve manyetik çekimine kapılıyor sanki.
Iris Murdoch ‘Çan’da, ahlaki kurallar ve duygular arasında sıkışıp kalmış bireyi mercek altına alırken, onun iç çatışmalarını, arzu ve pişmanlık arasındaki gelgitlerini, kimi zaman kendi eylemlerine dışarıdan bakarak kendine yabancı kalışını anlatıyor.
Changwon Uluslararası Edebiyat Ödülü bu yıl Türkiye’den Metin Turan'ın oldu. Ödül töreni 10-14 Ekim 2024 tarihlerinde Güney Kore'nin başkenti Seul’de gerçekleştirilecek.
Ağzı var dili yok gibi, ancak anlatısız değil. Ne metropol, ne megapol; dağların, gölün ve ormanın yaş almış, ama yaşlanmamış çocuğu. Çocuksa da olgun bir çocuk. Zürih: Metapol; şehir ötesi şehir! Yoksa, şehir gibi şehir mi demeli?
Kendini 'Amele sınıfının şairi' olarak tanımlayan C. Hakkı Zariç ile memleketi Susuz’da (Cilavuz) bir söğüt ağacının altında şiiri ve memleketi Susuz’un şiirleri üzerindeki etkisini konuştuk.
Dilin hareketini basitleştirmekse hiç kolay değil. Özdeşlikleri ve yanılsamalarını bir bir deşip irdeleyip gerçek özdeşlikleri bir yana ayırması gerekiyor bilimsel incelemenin. Bunu yapmak çok zor olduğu için de, alternatifi ağır basıyor genellikle.
Irmak Zileli'nin yeni romanı 'Her Şeyi Gördüm' okurla buluştu. Zileli, romanın da temel meselelerinden olan suç ve zorbalığa dair "Hepimiz suçsuz doğarız, bizi suçlu kılan da suçlu ilan eden de her tür iktidardır. Sorgulamaya buradan başlamak lazım" dedi.
'Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'nin bu seneki kazananları açıklandı. Şiir dalında Elif Akyol'un 'Mezarlıkların Kuşattığı Arzular' adlı dosyası, öykü dalında ise Zelal Dicle Baz'ın 'Misafir Evinde Ölmek' dosyası ödüle değer görüldü.
Gülizar Irmak'ın ilk kitabı 'Engelli Koşu: Bir Senaryo Hikâyesi', Eksik Parça Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Irmak'la kitabın açtığı yoldan, yazım sürecini, karakterin iç yolculuğunu ve travmaları konuştuk.
Bazı şiirler turunç çiçeklerinin kokuları gibi mest ederek sarar sarmalar, kendisine bağlar okuru. Emel İrtem’in de o şairlerden biri olduğu söylenebilir.
Yazar Doğukan İşler, yeni öykü kitabı 'Dervişin Kulağı'nı anlattı. İşler, "Hayat da edebiyat da bir yol. Başı sonu belirsiz, kendi kuyruğunu yiyen “ouroboros yılanı” misali döne döne başa gelinen ama hiçbir zaman aynı kişi olmadığımız bir yolculuk" dedi.
'2024 Doğan Hızlan Edebiyat Eleştiri ve İnceleme Ödülü', İstanbul Ünviersitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim üyesi Şerif Eskin'in oldu.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.