Küçük Prens'in nadir bulunan bir karbon dizgisi satışa çıkıyor. Türünün sadece üç örneğinden biri olan bu versiyonda Antoine de Saint-Exupéry'nin el yazısı notları ve düzeltmeleri ile sevilen öykünün en ünlü satırlarından biri ilk kez yer alıyor.
Gazeteci ve sinema eleştirmeni Şenay Aydemir'in hazırlayıp sunduğu Netflik Ayarı'nın bu haftaki konuğu yazar, çevirmen ve editör Barış Özkul.
İyi bir öykü evreninde okur aynı zamanda dinleyicidir; sözcüklerle bestelenen müziğe kapılır, yaratılan atmosferin havasını koklar, karakterlerle satır satır oturup kalkarsınız. Cabir Özyıldız, öykülerinin her birinde saydığım adreslere giriyor...
Ali Cengizkan, şair olarak güncel tanıklık ve gözlemlerini tarihselleştiriyor. Onun yapıtlarının, bu amaçla elini taşın, dilini şiirin altına koymaktan kaçınmamasının bir yansıması olduğunu da duraksamadan söyleyebiliriz.
Marie NDiaye, ‘Üç Güçlü Kadın’ isimli bu romanında, diğer eserlerinde olduğu gibi kadınlık hallerine, kadın mücadelelerine yer verdiği gibi, göç meselesine de edebi bir vurgu yaparak değinir.
Z kuşağı sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde kitaplarla ilgili ve en büyük okur kitlesini oluşturuyor. Her şeyin olduğu gibi kitapların da geleceğine Z kuşağı karar verecek.
Fatma Nur Kaptanoğlu'nun kahramanı Bilge, umarım kulaklarında yankılanan bip seslerinin izinden kurtulup hayatına devam edebilir...İnsan, evinin açtığı yarayı iyileştiremese de, onunla yaşamayı, hatta onunla eğlenmeyi öğrenir. Önünde sonunda büyür yani.
Çiğli Belediyesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Fakir Baykurt Roman Ödülü, "Köy Enstitüleri" gerçeğini anlatan "İş" romanıyla Mehmet Saydur'a verildi. Sanatçıya ödülünü Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız takdim etti.
“Ben Sizin Yabancınızım” her şeyden önce şiirin ya da şiir yapıtının olması gerektiği gibi çoğul okumaya açık bir toplam. Okurken şiirlerde anlamı çoğalması dikkat çekiyor ki bu aynı zamanda genişlik ve derinlik de sağlıyor.
Eylem Ata Güleç’i 'Uzak Değil' kitabıyla tanıdım. Tam üç yıl sonra 'Yanımda Kal' dedi okurlarına. Birbirine seslenen, bağlanan ve dağlayan öykülerin her birinde bir tanığın sesi, gözü ve dili kendi yatağından çıkarma çabası var.
2004 Nobel Edebiyat Ödülü'nü, 'Vejetaryen' romanıyla uluslararası üne kavuşan Güney Koreli yazar Han Kang kazandı. Kang, aynı eseriyle 2016 yılında edebiyat dünyasının en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen Man Booker ödülünü de kazanmıştı.
Neler duymuşuzdur ama, ben şimdiye kadar böyle biri cezaevinde diğeri dışarıda iki yazarın böyle bir kitap yazdığını bütün dünyada hiç duymadım.
René Yazı Evi her seviyeden edebiyat meraklısına kapılarını 14 Ekim'de açmaya hazırlanıyor. Katılımcılara sunulacak atölyeler, öykü, roman, tiyatro oyunu, deneme ve röportaj gibi farklı türlerde yazı çalışmalarını kapsayacak.
Binet, Roland Barthes’ın ölümünden yola çıkarak kaleme aldığı romanda Fransız entelijansiyasının önemli isimlerine karakter olarak yer veriyor ve onların yazı ve dil meselesine dair düşüncelerini de harcına kattığı, sürükleyici bir metin ortaya çıkarıyor.
İkinciyeni dalgasındaki şairlerin bilhassa 'şair şiir düşünürü' rollerine ilişkin düşüncemizin anlaşılırlığını kolaylaştırmak için, biraz da gülümsetmek maksadıyla şöyle bir benzetmeyle devam etmek istiyoruz: İkinciyeni modern Türkçe şiirin sol kanadıdır.
Bu köşede sadece ilk kitapla gözüme çarpanlar değil, her yazdıklarıyla ilk kitap heyecanı duyduğunu belli eden yazarlar da konuğum olacak. Öyle ya birbirimizi anlamak, meramımızı anlatmak için kullanmayacaksak bu bereketli dilimiz neye yarar?
Gazeteci - yazar Rober Koptaş'ın ilk romanı 'Unufak' İletişim Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Yazar ilk romanda göç, aile ve yoksulluk gibi temalar etrafında bir Ermeni ailenin üç kuşağının hikayesini anlatıyor.
Ellili yıllardan itibaren Türkçe şiir evrensel ve tarihsel ölçekte yıkımın olduğu kadar onarımın, yeniden yapımın izlerini de içerir. Sürece egemen olan gelişmelerin çoğu İkinciyeni dalgasının oluşmasında önemli rol oynar.
Heller, Joyce’a nazire yaparcasına yaşlı bir adamın adını parlatma çabasını ele alıyor. Geçtiğimiz yüzyıldan bu yana, sanat ve ona dair beklentilerdeki değişimi mercek altına alarak kimi zaman kendi yetersizliğini ve vasat beklentilerini de taşlıyor.
Şiir zaman zaman, bilhassa gençler için, yaşamın soluğu cehennemi bir sıcaklığa yükseldiğinde sığınak ya da kaçış rampası gibi olur. Modern Türkçe şiirde örneğin, faşizmin ve İkinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı kırklı yıllarda da öyle olmuştur.
Baldwin’in edebiyat dünyasına damgasını vuran ilk romanı "Dağlardan Duyur Onu" 1953 yılında yayımlandı. Yarı otobiyografik özellikler taşıyan bu roman, Afro-Amerikan toplumunun dinsel, toplumsal ve kişisel çatışmalarını derinlemesine işliyor.
Erdal Öz Edebiyat Ödülü'ne bu yıl "Kambur", "Sancı...Sancı...", "Kasırganın Gözü", "Çırpınışlar" gibi eserleriyle tanınan yazar Necati Tosuner layık görüldü.
Gazeteci yazar Abidin Yağmur’un ilk şiir kitabı 'Yitik Şeyler Evreni' çıktı. Kitapta Yağmur'un İçel Sanat Kulübü Rehber Aydın Şiir Ödülü'ne değer görülen şiirleri ve halk şiiri formunda yazdığı şiirler yer alıyor.
Biliyoruz ki her sergi ve performans için onlarca yazı çıkmıyor. Çıkan nadir değerlendirmeler de sanat tarihine malzeme olarak kayda geçiyor. Olumsuz yazılar karşısında sanatçıları harekete geçiren çoğu kez bu durum.
Değiştirme isteğinin kaynağı şimdi’den duyulan memnuniyetsizlik olsa da yüzü genellikle geleceğe dönüktür. Geleceğin yedeğinde işler; başka bir dünya şimdi’den ziyade geleceğe yakıştırılır.
Yüzyılı günümüzden geriye, şiirin gelişim safhalarını, sıçramalarını, değişim hamlelerini dikkate alarak değerlendirdiğimizde sonuç bellidir. Başlangıç denilen süreçte Nâzım Hikmet’ten daha güçlü bir devrimci çıkış ve yönelim söz konusu değildir.
Amerikalı yazar Donald Ray Pollock’un Ohio’da geçen ve kendi kişisel deneyimleri ile edebiyatını birleştirdiği öykülerinden oluşan "Knockemstiff", taşra meselesine bambaşka bir açıdan yaklaşan iyi bir metin.
Didierlaurent, komik ve kimi olağanüstü durumlarla metni örerken felsefi zemini itinayla döşer ve okura, kendi hayatını, o hayatta alıştığı düzeni düşünmesi için bir çatlak yaratır. Sıradan insanın kendi gerçekliğinden kaçacağı bir metin meydana getirir.
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nün 2024 yılı başvuruları 2 Eylül – 4 Ekim tarihleri arasında kabul edilecek. Seçici Kurul tarafından belirlenen yapıtın çevirmenine 60 bin TL tutarında nakit desteği sağlanacak.
Lessing’in Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığı günü iyi hatırlıyorum. Yabancı ajanslar, Lessing’in kendi evinin önündeki merdivenlere oturmuş fotoğrafıyla birlikte geçmişlerdi haberi. Çünkü ünlü yazar haberi kapısının önünde bekleyen gazeteci grubundan almış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.