Şiir zaman zaman, bilhassa gençler için, yaşamın soluğu cehennemi bir sıcaklığa yükseldiğinde sığınak ya da kaçış rampası gibi olur. Modern Türkçe şiirde örneğin, faşizmin ve İkinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı kırklı yıllarda da öyle olmuştur.
Baldwin’in edebiyat dünyasına damgasını vuran ilk romanı "Dağlardan Duyur Onu" 1953 yılında yayımlandı. Yarı otobiyografik özellikler taşıyan bu roman, Afro-Amerikan toplumunun dinsel, toplumsal ve kişisel çatışmalarını derinlemesine işliyor.
Erdal Öz Edebiyat Ödülü'ne bu yıl "Kambur", "Sancı...Sancı...", "Kasırganın Gözü", "Çırpınışlar" gibi eserleriyle tanınan yazar Necati Tosuner layık görüldü.
Gazeteci yazar Abidin Yağmur’un ilk şiir kitabı 'Yitik Şeyler Evreni' çıktı. Kitapta Yağmur'un İçel Sanat Kulübü Rehber Aydın Şiir Ödülü'ne değer görülen şiirleri ve halk şiiri formunda yazdığı şiirler yer alıyor.
Biliyoruz ki her sergi ve performans için onlarca yazı çıkmıyor. Çıkan nadir değerlendirmeler de sanat tarihine malzeme olarak kayda geçiyor. Olumsuz yazılar karşısında sanatçıları harekete geçiren çoğu kez bu durum.
Değiştirme isteğinin kaynağı şimdi’den duyulan memnuniyetsizlik olsa da yüzü genellikle geleceğe dönüktür. Geleceğin yedeğinde işler; başka bir dünya şimdi’den ziyade geleceğe yakıştırılır.
Yüzyılı günümüzden geriye, şiirin gelişim safhalarını, sıçramalarını, değişim hamlelerini dikkate alarak değerlendirdiğimizde sonuç bellidir. Başlangıç denilen süreçte Nâzım Hikmet’ten daha güçlü bir devrimci çıkış ve yönelim söz konusu değildir.
Amerikalı yazar Donald Ray Pollock’un Ohio’da geçen ve kendi kişisel deneyimleri ile edebiyatını birleştirdiği öykülerinden oluşan "Knockemstiff", taşra meselesine bambaşka bir açıdan yaklaşan iyi bir metin.
Didierlaurent, komik ve kimi olağanüstü durumlarla metni örerken felsefi zemini itinayla döşer ve okura, kendi hayatını, o hayatta alıştığı düzeni düşünmesi için bir çatlak yaratır. Sıradan insanın kendi gerçekliğinden kaçacağı bir metin meydana getirir.
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü’nün 2024 yılı başvuruları 2 Eylül – 4 Ekim tarihleri arasında kabul edilecek. Seçici Kurul tarafından belirlenen yapıtın çevirmenine 60 bin TL tutarında nakit desteği sağlanacak.
Lessing’in Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığı günü iyi hatırlıyorum. Yabancı ajanslar, Lessing’in kendi evinin önündeki merdivenlere oturmuş fotoğrafıyla birlikte geçmişlerdi haberi. Çünkü ünlü yazar haberi kapısının önünde bekleyen gazeteci grubundan almış.
Modern Türkçe şiirin oluşum aşamasındayken rotayı değiştirecek; yeni bir şiir, şiir dili, anlayışı, şiir içeriği, biçimi, beğenisi hatta okuma yöntemi öneren hamle Nâzım Hikmet’ten gelir. O hamle aynı zamanda modern Türkçe şiiri başlatan kurucu hamledir.
Nazlı Eray son romanı 'Hayatımın Müsveddesi'ni anlattı: "Bu kitap beni olağanüstü rahatlattı. Demek içimdeki şeyleri dökmem lazımmış. Başka kitaplarda böyle olmaz. Bu bir iç döküş, bir isyan, öfke, belki umutsuzluğun ya da umudun kitabı, bilemiyorum."
Javier Cercas, “Terra Alta” isimli romanında ustaca örülmüş bir suç hikayesiyle karşımıza çıkarken, aynı zamanda İspanya tarihinin dehlizlerinden kareler sunuyor ve son kertede okuru şaşırtan, sürükleyici bir metin meydana getiriyor.
Şairle şiir okurunu ikiz kılan, zaman zaman gerilimi yüksek ilişkiyi oluşturan aslında şiir okurunun çabasıdır... Ancak şiir okurunun üstüne düşeni yapmasıyla şiirin ne olduğu ya da olmadığına ilişkin soru bir karşılık bulabilir.
Uzaklarda, hem fiziksel hem de psikolojik bir yolculuk olarak okunabilir. Amerikan sınırının sert gerçekliğini resmederken aynı zamanda aidiyet ve ne olursa olsun bir hayalin peşinden gitme arzusunu dışa vuran roman, göç deneyimini derinden hissettirir.
Binlerce genç kullanıcı sesini duyurmaya çalışıyor. Wattpad’i burayı çok iyi tanıyan yazarlara sorduk. N.G Kabal ve Alya Öztanyel, orası bizim sığınağımız ve içimizi dökme alanımız dedikleri Wattpad için ‘Çözüm basit, erişim engeli kaldırılsın’ diyor…
Georges Perec’in Paris’in on iki farklı yerine/bölgesine/noktasına odaklandığı ve söz konusu bu yerler üzerinden kendisine ve şehre dair bir rota belirlediği 'Yerler', tamamlanmamış bir projenin okur zihninde tamamlanabileceğine işaret eden bir metin.
“Çapulcular” mizahi anlatımının altında ahlaki kuralları ve toplumsal normları da sorgulamaktan geri durmaz ve ergenliğe doğru yürüyen bir çocuğun içinden geçtiği alışılmışın dışı deneyimler ekseninde okuru, anlatının derinliklerine davet eder.
Duygular, kültür ve kapitalizm sosyolojisi alanlarında çalışan Eva Illouz'un Livera Yayınları etiketiyle çıkan kitabı 'Romantik Ütopyayı Tüketmek'ten William Faulkner'ın son romanı 'Çapulcular'a kadar yedi eserle bu haftanın seçkisi...
Belki söylemeye bile gerek, bütün şairler şiire kaçanlar arasından çıkar. Şairin şiir okuru olmasıysa zaten, olmazsa olmazdır. Ama bu da tartışmalı bir konu. Bu bağlamda şairle şiir okuru arasındaki nüansı belirleyense; şairler bir daha eve dönmezler.
Şair, şiiriyle yaşar ama onunla ölmez, çünkü söz ölmez. Afşar Timuçin de dile getirdiği onca sözle, ona şiir ve mısrayla kendi yerini çoktan hazırlamış, işlemiş, derinleştirmiş şairlerden biri.
Gazetelerimizde dil üzerine yazmak yeni bir şey değil. İlk gazetelerimizden beri dil üstüne yazılmış, yazı dili sık sık tartışma konusu edilmiş, belli ki bir noktadan sonra başlıca derdi dil olan yazarlar da çıkmış. Ben de vaktiyle çok yazı okudum böyle.
Abdülkadir Budak, tematik kitaplarına bir yenisini eklemiş. Şair kamyonla empati kurmayı, şiir diliyle anlamayı ve anlatmayı denemiş, bunu yaparken de eşyayı insanlaştırma sanatı olarak bilinen “teşhis”e ve eşyayı konuşturma sanatı “intak”a başvurmuş.
Yazar Ferit Edgü için bugün Şişli Teşvikiye Camisi'nde cenaze töreni düzenlendi. Yazar Adnan Özyalçıner, Edgü'nün kaybı için "50 kuşağının bir ayağı kırıldı ancak Ferit'in öyküleri yaşadığı sürece öykücülüğümüz yürümeye devam edecek" dedi.
"Türk edebiyatında 50 kuşağı" olarak anılan yazar kuşağının temsilcilerinden Ferit Edgü 88 yaşında vefat etti. Edgü'nün edebi mirasını ve bir yazar olarak portresini akademisyen/yazar Murat Gülsoy ve Doç. Dr. Zeynep Uysal'la konuştuk.
Ferit Edgü, Türk edebiyatının en ayrıksı yazarlarından biridir. Onu bunca ayrıksı yapan ise salt yazan değil, anlatan, açıklayan, çeşitleyen tavrıdır. Bugün dünyadan artık çekip giden Edgü, kesinlikle geçmişten bugüne, bugünden geleceğe bir mirastır.
“Yalnız Evler Soğuk Olur”da Selim İleri, anlatıcı kahraman olarak yer alıyor... 1983 yılında yazdığı “Ölünceye Kadar Seninim” romanının kahramanı Süha Rikkat’i de tekrardan diriltiyor. Bu buluşmayla, kendine ve her şeye zihnin dehlizlerinden bakıyor.
“Orwell’in Gülleri” isimli eser, Orwell’in 1936'dan sonraki kariyerini ve hayatını mercek altına almanın yanı sıra, onun bahçeye ve güllere olan merakını, kapitalizm ekseninde irdeliyor, kimi zaman onun bir entelektüel olarak zaaflarına da yer veriyor.
Özdal nerdeyse dalga boyunda bulduğu her şeyi şiirin çekim sahasına taşıyor. Öyle ki disiplinlerarası, metinlerarası, sınırlar arası, diller üstü; arada ve üstünde, yeryüzünde ne varsa onun dalga boyunda görünüyor ve manyetik çekimine kapılıyor sanki.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.